Gaziantep Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve ÇEKÜD işbirliğiyle düzenlenen Çevre ve Ahlak Sempozyumu Gaziantep'te düzenlendi. Gaziantep Üniversitesi'nin (GAÜN) konferans salonundaki organizasyonda üniversitelerden gelen akademisyenlerin 48 tebliğ sunduğu 3 ayrı oturum gerçekleşti.
Sempozyum, GAÜN Kampüsü'nde ağaç dikme töreniyle başladı. Gaziantep Vali Yardımcısı Nursel Çakıroğlu, Şahinbey Kaymakamı Uğur Turan, Şehitkâmil Kaymakamı Mehmet Aydın, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun ile akademisyenler ağaç dikti.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Şehitkâmil Belediyesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve ÇEKÜD ile böyle önemli bir toplantıya ortaklık yaptıkları için mutlu olduklarını belirtirken, sempozyumun düzenleyicisi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Doğan ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Türkay Dereli 'ye teşekkür etti. Rektör Coşkun, Türkiye'de ilk olarak bir devlet üniversitesinde toplumsal duyarlılık dersini zorunlu ders olarak okutan üniversite olduklarını, şimdi ise tüm fakültelerin birinci sınıflarında 'Etik' dersi verilmesinin kararlaştırıldığını ifade etti.
Günümüzde teknolojinin insan hayatına katkıları kadar götürdükleri olduğunu da belirten Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Yorulmaz ise, teknolojinin nimetlerinin maalesef külfet, çoğu zaman da hayatı zehir eden birer canavar haline geldiğine işaret ettiği konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: "Genetiği bozulmuş gıdalar, genetiği bozulmuş hayvanlar, bu kirliliğin görsel sonuçlarını sunan ses ve ışık gibidir. Tüm bunlar bize güzel ambalajlar içinde sunulurken, bundan insanlar ne kazanıyor, çevre ne kaybediyor? Bu doğrultuda yapılan popülist söylemler, küresel salgın halinde yayılan kanseri, şiddeti, obeziteyi, hatta intiharları anlatmaya yetiyor. Nimet olarak sunulan bu külfetin fotoğrafının arkasındaki maddi ve manevi kirliliği görmek zorundayız. Teknolojinin arkasındaki fotoğraf iyi incelendiğinde, teknolojinin maddi kirlilik kadar manevi kirlilik de bıraktığı görülmektedir. Ve manevi kirlilik, maddi kirlilikten daha derin izler bırakıyor maalesef. İster gelişmiş, ister üçüncü dünya ilkesi olsun, herkes aynı kaygıyı paylaşıyor. Günümüzde görünür kirlilikleri bertaraf etme konusunda bir hayli yol aldık ama ya görünmeyen kirlilikler? İşte asıl mesele budur. Hayatı yeniden anlamlandıracak sosyal dönümü hep birlikte başlatmamız gerekir. Hz. Peygamber'in ashabını bir ekmek kırığını, bir damla suyu nasıl israf etmeyeceğini düşünür seviyeye getirelim" dedi.