Balık avı sezonu açıldı. 1 Eylül gecesi “vira bismillah” diyen balıkçıların bu yılki hedefinde ise Avrupa ülkelerinden gıda alımını sınırlayan Rusya var. Geçen yıl ülkemizde 500 bin tonu deniz ve 200 bin tonu da tatlı su olmak üzere toplam 700 bin ton balık avı gerçekleştirildiğini anlatan İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Tuncay Sagun, “Sektör geçen yıl 564 milyon dolar ihracat yaptı. Bu yıl ise ihracat beklentimiz 600 milyon dolar” dedi.
Sagun, özellikle Rusya pazarına yönelik beklentilerinin yüksek olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Geçen yıl Rusya’ya 33 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu yıl beklentimiz 50-55 milyon dolar olacağı yönünde, hatta 65 milyon dolara da çıkabilir. Türkiye şu anda Rus pazarında 5. sırada bu yıl 4’üncülük garanti ama asıl hedef 3’üncü olmak. Ancak Rusya’nın verdiği karara güvenerek hareket etmemeliyiz. 3 ay sonra AB ile anlaşabilirler. Sonuçta birbirlerine gıda üzerinden politik mesaj veriyorlar.”
Rusya’ya balık ihracatının artmasıyla diğer gıda ürünlerinde beklendiği gibi fiyatları artırıp artırmayacağına ilişkin soruları yanıtlayan Tuncay Sagun, “Rusya’nın ithalatı 3.2 milyar dolar civarında. En çok ürünü Norveç’ten alıyorlar. Bu ülkeden alım yapılmayınca Norveç, ürünlerini Avrupa’ya satacak. Dolayısıyla fiyatlar ucuzlayacağı için orada bizim bir pazar kaybımız olacak. Dolayısıyla Rusya’da kazandığımızı orada kaybedince artan av oranıyla birlikte fiyatlarda bir artış olmayacaktır” dedi.
Dış denizlerde avlanmak için Türkiye’deki mevzuatların değiştirilmesini isteyen Sagun, Avrupa’da balıkçılıkta ilerlemiş Norveç gibi ülkelerin dış denizlerden avlanabildiğini bizde ise dışarıdan getirilen ürünün kaçak mal sayıldığını ifade etti.
‘En önemli sorun kaçak ve aşırı avcılık’
İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Saadet Karakulak, ülkemiz için önemli olan balık türleri için (başta hamsi, palamut, lüfer, istavrit) mutlaka bilimsel izleme programlarının başlatılması gerektiğini vurguladı. Hamsi ve lüfer için bu yapılan araştırmaların önemine değinen Prof. Dr. Karakulak, bilimsel verilerden sonuç alınması çalışmaların devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Karakulak, “Geçen yıl balıkçılarımız kötü bir sezon geçirdi. Bu yılın daha iyi geçmesini umuyoruz. Fakat balıkçılık kaynakları ile balıkçılık kapasitesi arasında oran iyi ayarlanmadığı sürece bunu gerçekleştirmek zor. Balıkçı filosunda 20 bin 289 adet tekne bulunmaktadır. Bakanlık geçen yıl balıkçılık kapasitesi azaltmak için yaklaşık 300 tekneyi filodan çıkarttı. Ama çoğunluğu avcılık yapmayan eski tekneler.
Balıkçılıkta en önemli sorun, yasa dışı avcılığın olması ve denetimlerin yetersizliğidir. 1971’den beri Marmara Denizi’nde trol avcılığı yasak. Ama yine de troller Marmara’da avlanıyor. Balıkçılarımız alınan tüm kararlara uymak zorundadır. Ağların göz açıklığı, ağların boyları, bölge yasakları, tür yasakları, balıkların ilk avlanabilir boyları ve zaman yasakları balıkların nesillerini koruması açısından çok önemli. Bunlar uyulmadığı takdirde stoklarda azalmalar devam edecektir. İstilacı türlerin denizlerimize girmesi, iklim değişikliği, deniz kirliği de balıkçılığı olumsuz etkiliyor” dedi.
Hürriyet, Milliyet